Küçük Çocukla Kamp: Olumlu ve olumsuz yanları

Yaz geldi ve  nasıl bir tatil yapsak düşünceleri insanların kafasında dolaşmaya başladı. Doların, avronun bu kadar fırlamış olması daha ekonomik alternatif tatil arayışına sokacaktır sanırım insanları. Bu sebeple sizinle otel ve kamp arasında karşılaştırma yapmanızı sağlayacak bazı fikirlerimi paylaşmak istiyorum. İlk defa kamp yapacak kişilerin bir çok konuda hazırlıklı olması lazım ki kamp olayından sonsuza kadar soğumasın. Bazı arkadaşlar cesaretimize hayran olduğunu söylese de, cidden bebek veya çocukla kamp macera değil. Neden ve nasıl mı?? Anlatayım:

Doğru zamanda, doğru yere gidin.

İlk bir kaç denemede dağ başını veya mis gibi ıssız bir koyu hayal bile etmeyin. Yaz sezonunun ortasında, hafta sonu, en popüler yere de SAKIN GİTMEYİN. İlk denemeyi mutlaka her imkanı olan bir kamp alanında yapın ve mümkünse ya okullar açıkken ya da hafta içi gidin. -Okullar kapandı evet, bu sebeple günübirlikçi almayan kamp alanlarını tercih edin.

Kamp alanları sezonu genelde haziranda açar.

İzmir'de haziran akşamları biraz daha serin olur ileriki zamana göre ama bebeğin pofuduk bir battaniyesi veya uyku tulumu varsa üşümez korkmayın. Temmuzda ve ağustosta üşümek fiilini unutun, hatta iki yetişkinle aynı çadırda pişer çocuk. Sabaha karşı belki penye battaniye örtebilirsiniz. 

Her öğünü hesaplayın.

Her öğünde yiyeceğiniz şeyleri doğru hesaplayın, fazla yiyecek götürüp sıcak havada bozmayın. Nasılsa bir tesise gideceksiniz, aç kalmazsınız. Çocuk/bebek için yapın gerçek hazırlığı ama yine bozulmayacak şeylerle. Mevsimine uygun elma, armut, muz, erik gibi buz dolabı olmasa da yaşayabilen meyveler kurtarıcı olacaktır.

Sıcak duş, temiz tuvalet olmayan yerde yaşanır mı?

Sıcak duş hiç problem değil, güneşe koyacağınız 5litrelik şişe çocuk için yeterli olur. (aynı şeyi diğer iki yazımda da belirtmişim) Ben hava sıcaksa zaten aramam sıcak duşu, denizin tuzunu durulasam yeterli olur benim için. Hafta sonu kampı için cidden çok mu gerekli duş????
Tuvalet biraz daha sıkıntılı, tertemiz yer de gördük, leş gibi yer de... İnternetteki yorumlara bakarak seçin kamp alanını. Ama en temizi neresiydi derseniz: Bakir doğa 😜 (böcek ve kertenkele fobisi olan için durum değişir)

Çocukla kampın en zor kısmı ne?

Çocuğun merakıyla baş etmek... Emekleme zamanı ağzına attıkları, yeni yürürken kaçıp düşebileceği yerler, daha büyüyünce uzaklaşacağı mesafe en büyük problemler. Bu sebeple normalde eşle beraber hızlıca kurulabilecek bir akşam sofrası bir türlü hazır olmaz. Mutlaka bir kişi bebeyle ilgilenmeli, diğeri tek başına sofrayı kurmalı. E mangal, salata??? Biri babanın, biri annenin işi??? Evet işte bu kısım zor zaten 😂
Bu zorluğun üstesinden gelmek için yalnız gitmemenizi öneririm. Çocuksuz birileri en şahane yardımcıdır. Sofrayı kurar, bulaşığı yıkar(benim en sevmediğim iş); siz çocuğunuzla kamp keyfi yaparken hayatınızı kolaylaştırır. Çocuklu ise çocukların arkadaşlık etmesi önemli. Böylece bir kişi birden fazla çocuğa sahip çıkarken diğerleri işleri halledip konforu sağlayabilir.

Uyku vakitleri


Yer çadırı için en konforlu yatak nedir bilmiyorum açıkçası çünkü hiç kullanmadım. Bizim araç üstü çadırda da karavanda da sünger yatak var. Bence oldukça konforlu ama çok yer kaplar... Şişme yataklar genellikle önerilmiyor. Sanırım en konforlular şişme matlar ve köpük matlar. Arabayla yola çıkmışsanız tabana sermek için yorgan bile alabilirsiniz bence. 

Bebek veya çocuğun ilk uykusu sıkıntılı olacak. Ama ilk defa gittiğiniz her hangi bir yerde nasılsa o kadar zor, daha fazla değil. Etraftaki değişiklik fazla uyaran etkisi yapar ve merakı törpülenene kadar uykuya direnir. Dışarıda, temiz havada sağa sola koşturan, yürüyüş yapan, denize giren çocuk güzel yorulur ve uykular aslında çok problem olmaz. Yalnızca gündüz sıcağında çadır tam gölgede değil ve dışarıdan daha sıcaksa size hamak öneririm. Hatta çocuk sayısı kadar bulundurun...
Ben çocuğu öğle uykusuna yatırıp hamakta keyif yaparım diyordum ama bizimki yerleşti, uyudu benden önce. Haliyle kendinize de ayrı hamak alabilirsiniz 😂
Eğer uykuda problem yaşayacağını düşünürsem genellikle (hala) beyaz gürültü kullanıyorum. Etraftaki insanlarla aranızda duvar olmayınca ses yalıtımı mümkün değil. Eh siz sohbet edip gülmekte ne kadar özgürseniz herkes de öyle...  Ama bu sesler uykuyu erteliyor ve insanı çileden çıkarabiliyor. Yalıtamıyorsak en mantıklı yöntem üzerini örtmek, yani ninni, müzik veya beyaz gürültü.

 Ayağında ayakkabıyla sürekli ayakta kalan çocuk sorunu...

Yanınıza mümkün olan en büyük yer örtüsünü alın, bir de mümkünse bir çocuk sandalyesi. Koçtaş'tan katlanır çocuk sandalyesi aldık biz, gayet işimizi görüyor. Aslında kirlenmek güzeldir, yere oturabilir ama bulunduğunuz ortam çimenlik olmayabilir, kumlu toprak da üzerinde yuvarlanmak için güzel bir seçenek değil. Ev konforu aramayın ama evdeymiş gibi rahat olun, bu tamamen psikolojik 😊

Sofra ve çocuk...

Bu konuda bir kaç seçenek var, yaşına göre karar verirsiniz.
- Mama sandalyesini taşıyabilirsiniz. Hayatı kolaylaştırır.
- Katlanır sandalyede oturtulabilir ama kamp/piknik alanlarındaki masalar çok yüksek. Kamp masanız yoksa işe yaramaz.
- Yer sofrası kurup hep beraber yerde yiyebilirsiniz. Zaten biz küçükken pikniğin olayı buydu. Sonra sonra masasız yerde oturmaz olduk. Ama gerçekçi olursak bu anne-babalarımızın yaşlanması sebebiyle bence. Şimdilik, hazır siz sağlıklıyken yerde yemeye alıştırın çocuğunuzu.
Anneanne-babaanne evinde veya memleketinde/köyünde hala yer sofrasına oturanları tenzih ediyorum. Yazar yazısında büyük şehir -metropol- insanlarını hedef almış 😝

Oyun ve oyuncak

En problemsiz kısım bu işte, çünkü orman veya sahil oyuncaklarla dolu. Dal toplasın, taş toplasın, çiçek toplasın, kelebek kovalasın, toprağa resim çizsin, taşları boyutlarına göre gruplasın, ağaçları saysın, vs vs... Hatta bizimki topladığı papatyalarla can çekişen bir bal arısını besledi. Arı kendine gelip uzaklaşınca da uzun uzun tekrar gelmesini bekledi. 
Ben yanıma tablet alıyorum ama tek bir sebeple, beyaz gürültü. 

Otel tatiliyle karşılaştırırsak...

Çocuk sizin yemeklerinizle beslenmeye başladıktan sonra otele giderken sadece giyecek taşırsınız. Ama mama dönemindeyse iş biraz daha sıkıntılı. Gıdaların markasını kalitesini beğenmeme ihtimaline karşı heeeeer şeyi yanınızda taşımanız gerekebilir. Yemek ve uyku vakitleri otelinkiyle uyumlu olmaz genelde bu yüzden günlük rutininizde değişiklikler oluşur. Her öğüne yetişmek için bir koşturma ve acele hali vardır. Çocuğun ara öğünleri için her restoran çıkışı bir şeyler aşırıyormuş hissiyle doldurursunuz çantayı. Binlerce insanla kapalı bir ortamda her türlü bulaşıcı hastalık kol gezer. Her yemeğe cicili bicili ve temiz giydirmek istersiniz, koca bir valizle gider, yine de hızla kirlenmelere yetişemezsiniz. Saat 9-10'dan sonra düzenlenen animasyon programlarıyla tek ilişkiniz odanıza gelen ses üzerinedir. Ki gündüz programlarından da öğle uykusu için uzak durursunuz. 

Öte yandan yemek pişirmez, temizlik yapmazsınız... Bunlar eeeen büyük avantajıdır otelin. Kendinize ait kapalı bir alanınız -odanız- vardır ve bu da konfor demektir. Sıcak duş ve tuvalet sorulmaz bile... ha yalnız dua edin mama sandalyeleri çocuğunuzun alışık olduğu tipte çıksın. 

Kampta yaşam tarzı tamamen farklı, sabah mayoyu giy, ıslaktan üşümüyorsan yatana kadar kalsın. Arada git denize, zaten dışarıdasın. Çocuk taşla toprakla uğraştığı için temiz tutmak mümkün değil, mecbur hissedersen değiştir üstünü. Elini yüzünü yıkamak için lavabo tepesine tırmandırma, direk sok denize. Akşam olduysa bir kenarda su dök eline. Yerler gıcır gıcır fayans değil ya, kimse kayıp düşmez. Kahvaltının yemeğin saati yok, sen ne zaman istersen yiyecek bir şeyler var. Girişte yediğin yemediğin her şeyin parasını peşin vermediğin için çık kamp alanından gezilecek yerlere git, yörenin lezzetlerini de tat. Komşu çadırlara günaydın de sabah kalkınca, pişirdiğin yemeği paylaş. Medeniyette olmasan da daha medeni ol, insanlarla sosyal medyasız iletişim kur, yeni arkadaşlar edin. Nasılsa WC'ler temizleniyor deme, komün yaşamın gereklerini benimse, çıkarken temizle de çık. 

Ama tabi bulaşığını elde yıkarsın, bulaşık makinesi bile yoktur. Çadırda kalmak özel hayata da tatil verdirir. Zaten bebeyle aynı yataktasın, onun tepmeleriyle uyursun. Gölgeyi güzel ayarlayamadıysan sabah güneşiyle buğulama olarak uyanabilirsin. Kamp alanı seçimin ve zamanlaman yanlış olduysa insanlardan, insanlıktan soğursun. Bu genelde okullar yaz tatiliyken haftasonları hele de pazarları karşılaşacağın kalabalıktan kaynaklanır, yani günübirlikçilerden. Bir de bunun tersi mayıstan ekime kadar kamp kuran kronik kampçılar var. Eğer kamp alanını babasının çiftliği zannedene denk geldiyseniz yandınız, avazı çıktığı kadar taaaa öte yandaki komşulara seslenen teyzeleri boğazlamak isteyebilirsiniz. 

Sonuç olarak ikisi de güzeldir, ikisi de zordur. Her yaz iki türlü de tatil yaparım ama geçen yaz Temmuz ayında Side'de 5 yıldızlı otelde el-ayak-ağız hastalığı kaptığımız için sezonda otele gitmem artık. İzmir yakınlarında bulunan kamp alanlarını dener, beğendiğim ve beğenmediğim yerleri de yazar, sezonda en rahat yerleri blog üzerinden paylaşırım.

Peki siz çocuğunuzla/bebeğinizle nasıl bir kamp tecrübesi yaşadınız? Varsa tüyolarınız, yorum olarak yazın lütfen...

Ya da kampa gitmekle ilgili şüpheleriniz ve cevapsız sorularınız mı var? Yorumlara yazın sorunuzu, bakalım tecrübelerimiz arasında şüphelerinizi giderecek cevaplar var mı... 😁

Konu ile alakalı diğer yazılarıma alttaki linklerden ulaşabilirsiniz:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Menstrual Kap" kullanan var mı?

Havaalanında Kırılan Bebek Arabası ve Önlemi